Tam Kapalı Bel Fıtığı Ameliyatı, bel fıtığı sorunu yaşayan birçok insan için önemli bir tedavi seçeneği sunan endoskopik bir cerrahi yöntemdir. Bu tedavi yöntemi, minimal invaziv bir yaklaşımla bel fıtığından kaynaklanan ağrıları hafifletmeyi ve hastalara konforlu bir yaşam sağlamayı hedefler. İşte tam kapalı bel fıtığı ameliyatının detayları:
Bel Fıtığı Nedir?
Bel fıtığı, omurganın disk dokusunun omurilik kanalına ya da yan tarafa doğru taşması sonucu oluşan bir rahatsızlıktır. Bu durum, omurilikten çıkan sinirleri sıkıştırarak şiddetli ağrılara yol açabilir. Bel fıtığı, çoğu zaman istirahat, ilaç tedavisi ve fizik tedavi ile tedavi edilebilir, ancak ameliyat gereken durumlar da vardır.
Endoskopik Bel Fıtığı Ameliyatı Nasıl Gerçekleşir?
Endoskopik bel fıtığı ameliyatı, minimal invaziv bir cerrahi yöntem olarak gerçekleştirilir. Bu işlem sırasında hastanın genel anestezi, spinal anestezi veya lokal anestezi altında olması tercihe bağlıdır. Ameliyat, belin arka veya yan tarafından küçük bir kesiden girilerek gerçekleştirilir. Bu kesiden bir kamera aracılığıyla fıtık olan bölgeye erişim sağlanır. İnce bir endoskopik alet kullanılarak fıtık dokusu görüntülenir ve çıkarılır. Özel aletlerle işlem sırasında kas ve kemik dokuları mümkün olduğunca korunur, bu da iyileşme sürecini hızlandırır. Genellikle 10-40 dakika arasında değişen bir sürede tamamlanan ameliyat sonrasında hastalar aynı gün taburcu edilebilir ve 1 hafta içinde normal yaşamlarına dönebilirler. Bu minimal invaziv yaklaşım, hastalara daha az ağrı, daha hızlı iyileşme ve daha az doku hasarı sağlayarak bel fıtığı tedavisinde önemli bir seçenek sunar.
Endoskopik Yöntem Kimler İçin Uygundur?
Endoskopik bel fıtığı ameliyatı, bel fıtığı sorunu yaşayan kişiler için uygun bir seçenek olabilir. Bu yöntem, özellikle şiddetli bacak ağrısı, bacaklarda kuvvet kaybı, idrar kaçırma gibi şiddetli semptomları olan hastalara önerilir. Bu belirtiler, sinirlerin ciddi şekilde sıkıştığı durumları işaret eder ve bu hastalar için acil cerrahi müdahale gerekebilir. Endoskopik yöntem, bu hastalara minimal invaziv bir şekilde müdahale etme imkanı sunar. Ayrıca lokal anestezi altında da gerçekleştirilebilir, bu da anesteziye karşı hassasiyeti olan hastalar için bir avantajdır. Öte yandan, endoskopik yöntemin kullanımı genellikle kas ve kemik dokusunun korunmasını sağlar, bu da hastaların daha hızlı iyileşmesine yardımcı olur. Ancak tedavi seçeneğinin belirlenmesi için her hasta özelinde doktorun değerlendirmesi gereklidir.
Endoskopik Bel Fıtığı Ameliyatının Avantajları Nelerdir?
Endoskopik bel fıtığı ameliyatının sunduğu avantajlar oldukça çeşitlidir. Bu yöntem, hastalara bir dizi önemli fayda sağlar. İlk olarak, lokal anestezi altında yapılabilmesi, anesteziye uyumsuz olan hastalar için büyük bir avantaj sunar. Ayrıca ameliyat süresi kısadır ve genellikle kemik alınmasına gerek olmaz, bu da dokuların minimal hasar görmesini sağlar. Bu sayede hastalar aynı gün taburcu edilir ve hızla normal yaşamlarına dönebilirler. Diğer cerrahi yöntemlere kıyasla doku hasarı ve kanama miktarı daha azdır. Bu nedenle hastaların iyileşme süreci daha hızlıdır. Ameliyat sonrası 1 hafta içinde iş yaşantısına dönmek mümkün olabilir. Ayrıca endoskopik bel fıtığı ameliyatı, fazla kilolu hastalarda bile etkili bir seçenektir, bu da bir avantajdır. Bu nedenlerle, bel fıtığı sorunu yaşayan hastalar için endoskopik bel fıtığı ameliyatı önemli bir tedavi seçeneği olarak düşünülmelidir.
Ameliyat Sonrası İyileşme Süreci ve Riskler
Ameliyat sonrası iyileşme süreci endoskopik bel fıtığı ameliyatında genellikle diğer cerrahi yöntemlere göre daha hızlı ve sorunsuzdur. Ancak her cerrahi müdahalede olduğu gibi, riskler de bulunmaktadır. İyileşme süreci, hastanın ameliyat sonrası dönemde dinlenmesi, ağır kaldırmaktan kaçınması ve doktorun önerilerine titizlikle uyması gerektiği bir dönemi içerir. Belirli periyodlardaki kontrolleri aksatmamak ve beli zorlayacak aktivitelerden kaçınmak önemlidir. Bununla birlikte, her cerrahi işlem sonrasında görülebilecek olan belde yapışıklık gibi riskler de endoskopik bel fıtığı ameliyatında mevcuttur. Ancak endoskopik cerrahi sırasında kullanılan küçük aletler, bu riskin azalmasına katkı sağlar. Hastaların doktor tavsiyelerine uyarak ve önerilere titizlikle dikkat ederek, ameliyat sonrası iyileşme sürecini en iyi şekilde yönetmeleri önemlidir. Ameliyat sonrası dönemin sonunda, hastalar genellikle normal yaşamlarına geri dönebilirler.
Hüseyin Öztürk 1986 yılında Bulgaristan’da doğdu. 1989’da ailesiyle birlikte İzmir’e göç ettikten sonra 2004 yılında İzmir Anadolu Lisesi’nden mezun oldu. 2004 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimini başladı.
Omurga cerrahisine ilgisi nedeniyle asistanlık yıllarında iken Türk Omurga Derneği Omurga Cerrahisi Yeterlilik Belgesi kurslarını tamamladı ve EUROPEAN SPİNE COURSE DIPLOMA’sını almaya hak kazandı. 2016 yılında endoskopik omurga cerrahisi ile ilk defa tanıştı. 2017 yılında Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı ünvanını alarak Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde mecburi hizmetini tamamladı.
Sadece son 1 yıl içinde dünyanın 4 bir yanında (20 ülkede – Türkiye, Almanya Portekiz, Fransa, Hollanda, Belçika, İsviçre, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Tunus, Bulgaristan, Ürdün, Kazakistan, Özbekistan, Rusya, İran, Irak, Dubai, Hindistan, Amerika) değişik seviyelerde eğitimler vermiş, sempozyumlarda konuşmacı olarak yer almış, bir çok ameliyata katılmış, bazı ülkelerdeki ilk endoskopik omurga cerrahilerin yapılması sağlamıştır. Temmuz 2023 itibariyle İzmir’deki özel muayanehanesinde bu tecrübelerini hem yurtiçi hem de yurtdışı hastalarının yararına sunmayı amaçlamaktadır.