Dr. Hüseyin Öztürk’ün doktorluk mesleğine ilgisi ailesinin de tartışılmaz katkısıyla ortaokul yıllarında iken ortaya çıkmıştır. Yazları boş zamanlarında annesi Hediye Öztürk’ün ve babası İsmail Öztürk’ün işlettiği aile işletmesinde gönüllü olarak çalışmış, özellikle bel, omurga rahatsızlıkları olan kişilerin iyileşme süreçlerine ilgi göstermiştir. 7. sınıftayken tıp fakültesi okumaya karar vermiştir. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitime başladıktan sonra 2. sınıfta Masörlük kurslarını tamamlamış ve aile işletmesinde tıp fakültesini okurken çalışmıştır. Bu süreçte doktorluk sanatının en önemli parçası olan hastaya dokunmanın, muayene etmenin önemini daha iyi kavramıştır. Tıp fakültesini okurken özellikle cerrahiye ilgisi olduğunu fark etmiş, seçmeli derslerini ve stajlarının tamamının cerrahi üzerine seçmiştir. Gönüllü olarak ortopedi ve travmatolojide kliniğinde çalışmış, ameliyatlara girmiştir.
Tıpta uzmanlık sınavında sadece Ortopedi ve Travmatoloji bölümlerini tercih edip, özelliklede omurga cerrahisi yapan klinikleri tercih etmiştir. Bunun sonucunda Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde eğitime başlamıştır. Yoğun bir hastanede çalışmanın avantajıyla hem konservatif tedavi hem de cerrahi tedavi konusunda ciddi bir tecrübe edinmiştir. Omurga cerrahisine olan ilgisi uzmanlık eğitimi sırasında da devam etmiş. Türk Omurga Derneği Omurga Cerrahisi Yeterlilik Belgesi kurslarına katılmış ve daha asistanken tamamlamıştır. Boş zamanlarında aylık istanbul omurga cerrahisi toplantılarına katılmış ve deneyimli hocaların sunumlarını izlemiştir. 2016 yılında endoskopik omurga cerrahisi ile tanışmıştır. Hastaların minimum hasar ile maksimum faydayı sağlanabileceğini görmüş ve bu teknik üzerine yoğunlaşmıştır. Uzmanlık eğitimini tamamladıktan sonra çeşitli seviyede omurga cerrahisi ile ilgili kurslara katılmış ve hem açık tekniklerle hem de kapalı tekniklerde tecrübesini arttırmıştır.
Öğrenmeye ve kendini geliştirmeye her zaman açık olan Dr Hüseyin Öztürk; 2019 yılında dünyadaki sayılı omurga cerrahisi kliniklerinden biri olan Prof Dr Azmi Hamzaoğlu’nun kliniğinde omurga cerrahisi klinik eğitim programına katılmıştır.Bu eğitim sırasında ileri seviye omurga cerrahisi teknikleri görme şansına sahip olmuş, skolyoz, yaşlanan omurga, ağrı tedavisi, endoskopik omurga cerrahisindeki tecrübesinin arttırmıştır. Özellikle doğru tanı koymanın önemini ve ayrıcı tanıda vücüdün bir bütün olarak değerlendirilip, her olasılığın göz önünde bulundurulması gerekliliğini daha iyi gözlemlemiştir.
Gerekmediği sürece cerrahi yapmaktan kaçınan gerektiğinde ise hasta için en yararlı minimal invaziv(tam endoskopik cerrahi yöntemi) yöntemleri kullanan Dr Hüseyin Öztürk; kendini geliştirmek için tam endoskopik cerrahi tekniği geliştiren Almanya’da Prof Dr Rütten’in kliniğinde fellowluk yapmıştır. Bu süreç sırasında bir yandan tekniğini ilerletirken bir yandan da tekniğe hakimiyeti ve yeteneği sayesinde Uluslarası Eğitmenler arasında yer alarak dünyadaki bir çok ülkede endoskopik cerrahiler yapmış ve eğitim vermiştir. Bu sayede değişik milletlerden bir çok hastaya dokunarak uluslararası alanda bir çok doktor ile deneyimlerini arttırmış ve paylaşmıştır. Bu deneyimle birlikte ileri seviyedeki hastalıkların tam endoskopik cerrahi tedavisinin sonuçlarını takip ve değerlendirmesinde yer almıştır.
Dr Hüseyin Öztürk; yıllardır edindiği deneyimlerle; hastaları için en faydalı olabilecek kademeli bir yaklaşım ile tedavilerini planlamaktadır. Öncelikle doğru tedavinin uygulanabilmesi için doğru tanının konulmasını gerektiğini düşünmektedir. Tedaviye teşhişten Yüzde 100 emin olmadan başlamamaktadır. Dikkatli bir muayene sonrası gerekli tetkikleri istemekte ve hastanın sonuçlarıyla muayene bulgularını eşleştirerek, gereğinde tanısal işlemlerle tanı koymaktadır.
Kısacası sadece MR’a bakarak MR’ı tedavi etmemekte, hastanın şikayetlerine göre ağrının nedenini bularak hastanın doğru tanı ve tedavisi sağlamaktadır. Tanı konduktan sonra önce geleneksel yöntemler (ilaç tedavisi, fizik tedavi, masaj, manuplasyon) ile tedavi algoritmasına başlamakta, daha sonrasında ameliyatsız tekniklerle ( enjeksiyonlar, radyofrekans) devam etmektedir. En son çare olarak olarak cerrahi planlandığında ise öncelikli olarak tam endoskopik cerrahi yöntemden başlarayak kompleks açık cerrahi tekniklere kadar hastanın rahatsızlıklarına göre uygun tedavi şeması çizmektedir. Tedavi sonrası ise hastanın izlemini çok önemli olduğunu farkındadır. Vücüdün iyileştirme kapasitesini arttırmak için gerekirse gıda ve vitamin takviyelerini önermekte ayrıca hastalığın tekrarlamasını önlemek için egsersizlerle kas kuvvetlendirmesini istemektedir. Bu sayede hastaların normal yaşamlarına en kısa zamanda dönüşünü sağlamayı ve sağlıklı, konforlu uzun yıllar geçirmesini amaçlamaktadır.
Doğru teşhis,
Doğru tedavi,
MR’ı değil,
Hastayı tedavi,
Ameliyat Son Çare,
O zaman da full endoskopik cerrahi 🙂